Bir dilim limon ile tırnaklarınızı düzgün soluk!

Kadınların % 85'i zayıf ve uzatmak değil, çünkü onların çivi kendilerini suçlama çok uzun düzgün solmaya bilmiyorum boya. 

Bir örnek basın: yorgun işten gelen ve çivi ısırmak istiyorum soluk. Sen aseton yakalamak ve önünüzde ki kağıt bulundu ve sürtünme başlamak
heves sonra zaman harcamak değil ... Yanlış!
İhtiyacınız olan tek şey limon, pamuk ve alerji vakaları bazen meydana gelmiş önlemek için eczanede veya kozmetik mağazasından saf aseton-yürüttüğünü hidrasyon için ayrı bir ürün vardır.
1.. Pamuk
Her zaman sadece pamuk ile. Dokular ve kağıt genellikle nedeniyle emiciliği uygun renk kaldırma yardımcı değil. Özünde vernik ile sıvamak çevresinde çıkan renk çözülür ve daha sonra bunu kaldırmak için çalışmayın ve bu senin elinde sıyrık ve kızarıklık yarattı!
İki. Aseton
Soluk aseton tırnaklarınızı daldırma olun. Ya da daha iyi, bu amaç için bir çok ticari olarak temin edilebilen belirli bir ürünü kullanmak için. Alternatif olarak, eksik yok! Yeterince aseton ile nemlendirilmiş pamuk, birkaç saniye tırnağın üzerinde basılı (en fazla 5 metre) ve daha sonra yavaşça sildi. Voila! Vernik kayboldu!
Üç. Limon

Manikür için en paradoksal malzeme! Ve yine, bir wrung lemonokoupa bir tutam bir dezenfektan, peeling ve anti dikromat gibi hareket edebilir! Limon sitrik asit tırnak alanında bulunan bütün bakterileri öldürür ve tırnak etlerini yoluyla zarar verebilir. Sarı işaretleri çıkarırken, aynı zamanda, yumuşak eti ve bu lifler, hafif bir pul pul dökülme yapmak lemonokoupa bırakılır!

Hangi iç çamaşır rengi sizin kişiliğinizi ortaya koymaktadır?

Hangi iç çamaşır rengi sizin kişiliğinizi ortaya koymaktadır?
Ve onlara bir şey göstermek ...

Kırmızı iç çamaşırları: Tam ister ne bildirmek için tereddüt etmedi ateşli kişiliği, dinamik ve enerjik bir kadın, bildirin. Melodram ve abartısız doğru eğilimi de bir unsurdur
kırmızı külot tercih kadının cazibesi.

Cilt tonları: toprak karakterine bir aşağı, kolay olacak kadın ve dengeli gösterir.

Siyah Lingerie: siyah, güçlü bir kişiliği gösterir ama aynı zamanda ve havasız! Bu kadın ince takılar ve çok tutkulu.

Pembe iç çamaşırı: Düşündüren romantik kişiliği, nazik arayan sevgi. Bu narin, kadınsı ve adam girişimler için bekleyen, elinde kontrolünü asla

Iç çamaşırı olmadan: Sekste çok zaman iç çamaşırı güven için değil tercih ve kadın açık bir karaktere sahiptir

Beyaz iç çamaşırı masum, ama yeni sorunlara açık bir kadını gösteriyor. Beyaz iç çamaşırı tercih bir kadın cinsel genellikle istekli "öğrenci" dir


Renkli iç çamaşırı (turuncu, sarı): Kalp hızı, kan basıncı yükseliyor ve solunum hızı ise yoğun renk, heyecan ve canlılık duyguları oluşturur. Bu iç çamaşırları tercih kadın neden eğilimi gösterir.

Makyaj Yapmak Kansere Neden Oluyor

Makyaj Yapmak Kansere Neden OluyorGüneydoğu Anadolu Güzellik Uzmanları Eğitim Kurumları Derneği Başkanı ve Diba Güzellik Salonu İşletmecisi Hülya Esmer, makyaj malzemelerinin bilinçsizce kullanılmasının telafisi olmayan cilt hasarlarına neden olduğunu belirterek, bu ürünlerin ayrıca kansere de yol açtığını söyledi.

Diba Güzellik Salonu'nda açıklamalarda bulunan Hülya Esmer, yanlış tekniklerle gerçekleştirilen makyaj ürünleri ve stillerinin ciltte kalıcı hasarlara yol açtığını belirterek, fondöten gibi makyaj maddelerinin sıvı özellikli makyaj malzemeleri olduğunu ve bunların bilinçsiz kullanılmasının kansere davetiye çıkardığını kaydetti. Esmer, "Ayrıca güzelleşme adına yapılan bu tür makyajlar çoğu zaman daha fazla kırışık bir görüntü, kuru bir cilt ve problemli bir derinin oluşmasına neden olmaktadır.

Özellikle ağır makyajlarda kullanılan sıvı ürünler yağ içerdiği için, bunlar gece temizlenmediğinde, sabah kalkındığında terlemeyle beraber akneye neden olmaktadır. Bu akne tedavileri kimi zaman sadece sivilce şeklinde olmuyor. Sonrasında dermatolojik bir durum haline geliyor. Bu da kişide psikolojik açıdan ağır etkilerin doğmasına neden olmaktadır. Fondöten gibi makyaj maddeleri sıvı özellikli makyaj malzemeleridir. Bu ürünler kullanıldıktan sonra eğer akşam temizlenmez ise, gece yatarken terlemeler oluşmakta ve bu ter fondöten ile deri arasında sıkışmakta, daha sonra bu ter tekrar vücuda geri gitmektedir. Geri giderken de o makyaj malzemelerinin içerisinde bulunan kimyevi maddeleri de alarak emmekte, bu da akne sivilce hatta kansere neden olmaktadır" dedi.

Avrupa ülkelerinde yapılan araştırmalarda, ağır gece makyajları, TV makyajları denilen makyajları da kanserojen etkinin çok fazla görüldüğünün tespit edildiğini dile getiren Esmer, bu istatistiklerden insanların bilinçsiz ya da sırf güzel görünme adına aslında kendi sağlıklarını riske attıkları gerçeğinin ortaya çıktığını söyledi. Esmer, "Az ve göze düzgün görünecek makyaj sizi her zaman daha güzel gösterecektir. En azından hastalıklardan ve tüm kimyasal maddeleri vücudunuza çekmekten de korunmuş olursunuz. Dikkat ederseniz ünlülerde şöyle bir durum var, televizyon ekranlarında ya da birebir görüşmelerde baktığınız zaman, artık cildin, parlaklığının ve elastikiyetinin yok olduğunu görüyorsunuz" ifadelerini kullandı.


"KÜÇÜK YAŞTA KIZ ÇOCUKLARININ YAPTIĞI BİLİNÇSİZ MAKYAJ ERKEN ERGENLİĞE NEDEN OLUR"

Özellikle küçük yaşta yapılmaya başlanan makyajın çocuklarda östrojen hormonunun yükselmesine neden olduğunu savunan Esmer, bunun kız çocuklarında erken ergenlik dönemine girmelerine sebebiyet verdiğini söyledi. Esmer, "Bununla beraber gelişim bozukluğu ve boyda kısa kalma durumu meydana geliyor. Bu durumda özellikle kendi çocuklarımıza makyaj yapma tekniklerini bilinçli bir şekilde öğretmemiz gerekiyor. Bilindiği gibi çoğu kozmetik ürünlerinde de kimyevi maddeler vardır ve bunların kanserojen etkileri de vardır. Bir güzellik uzmanına ya da dermatologa sorup, cildinize uygun ürünleri kullanmanızı tavsiye ederim. Ayrıca merdiven altı ürünlerinden kesinlikle uzak durulmasını tavsiye ederim. Bu ürünler fiyat anlamında cazip gelebilir, ancak bu ürünler telafisi olmayan cilt hasarlarına neden olmaktadır. Bundan dolayı biraz cebinizi yaksın diyoruz ama en azından kaliteli olsun, cildinize hasar vermesin" diye konuştu.

Ayakkabı Alırken Dikkat Edin!

Ayakkabılarımız yaz aylarında günün uzun olması nedeniyle kış aylarına göre ayakkabıların ayakta kalma süresi daha uzun oluyor. Uzmanlar, yanlış seçilen, özellikle sıkan ayakkabının ayak sağlığında bir çok soruna sebep olduğunu belirterek, vücut ağırlığının tam oturduğu vakit olan akşam vakitlerinde ayakkabı alınmasını tavsiye etmektedirler.
Ayakkabı Alırken Dikkat Edin!Yaz aylarında günün uzun olması sebebiyle kış aylarına göre ayakta kalma süresi bir iki kat artıyor. Uzmanlar, yanlış seçilen ve özellikle sıkan ayakkabının ayak sağlığında bir çok soruna neden olduğunu belirterek, vücut ağırlığının tam oturduğu zaman olan akşama doğru ayakkabı alınmasını tavsiye ediyor.
"Bedenin bütün yükünü ayaklar taşıyor. Bu yükü rahat taşıtacak doğru ayakkabı seçimi çok önemli." diyen Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Mustafa Salmaz, her şeyden önce ayak yapısına göre ayakkabı tercih edilmesini öneriyor. Salmaz, dar ayakkabı giyilmesinden şiddetle kaçınılması gerektiğini ifade ederek, "Dar ayakkabı, ayakta kemik eğriliği, şekil bozukluğu, yürüme güçlüğünün yanı sıra nasır ve tırnak batmasına yol açıyor. Kan dolaşımını engelliyor. Ayrıca, bel ve bacak ağrısına yol açarak çabuk yorulmaya neden oluyor." uyarısında bulundu.

Ayaktaki sağlık sorunlarının büyük çoğunluğunun yanlış ayakkabı seçiminden kaynaklandığını vurgulayan Salmaz, günlerin uzun olduğu yaz aylarında ayakta kalma süresinin, kış aylarına göre bir iki kat daha arttığını, bu sebeple yazın ayakkabı seçiminin daha da önem kazandığının altını çizdi.

"ŞEKER HASTALARI ASLA ÇORAPSIZ AYAKKABI GİYMEMELİ"
Toplum olarak ayakkabı seçerken rahatlığından ziyade moda ve dış görünüşe önem verildiğine değinen Salmaz, şu tavsiyelerde bulundu: "Ayak sağlığı, modadan, ayakkabının dış görünüşünden çok önemli. Yazın hava alabilen, ayakları terletmeyen, doğal malzemelerden üretilen ayakkabılar tercih edilmeli. Ayakkabı kesinlikle çorapsız giyilmemeli. Çorap ayaktaki terlemeyi çeker. Çorapsız giyilen ayakkabıda ter çekilmeyeceği için ayaklarda mantar ve sürtünmeye bağlı yaralar oluşabilir. Ayakta oluşan mantarın da tedavisi güçtür ve sık sık tekrarlama ihtimali vardır. Özellikle şeker hastaları asla ama asla çorapsız ayakkabı giymemeli. Çünkü ayakta oluşan yaralar, şeker hastalarında bazen tedavi edilemiyor ve ayağı kaybetme riski oluşuyor."

AYAKKABINIZI AKŞAMA DOĞRU ALIN
İnsan hacmi gün boyu genişlediğini, bu genişlemenin en çok ayaklarda görüldüğüne dikkat çeken Salmaz, en uygun ayakkabı almada doğru zamanının bu sebeple akşama doğru olduğunu dile getirdi. Salmaz, "Bazıları öğleden sora diyor ama bence en uygun zaman akşam üzeri. Çünkü gün boyunca ayaklar şişiyor. Bu şişkinlik akşama doğru doruk noktasına ulaşıyor. Vücut ağırlığı akşama doğru tam olarak yerine oturuyor. Dolayısıyla sabah saatlerinde alınan ayakkabı akşama doğru ayağı sıkabilir. Ayakkabı alımı için en uygun zaman akşama doğru olan zamandır. Bu zaman diliminde alınan ayakkabı ayakları sıkmaz. Mümkünse tercih bağcıklı ayakkabıdan yana kullanılmalı. Boğazı sıkan ayakkabı da kan dolaşımını engelleyebilir." bilgilerini verdi.

Özellikle varis problemi yaşayanların, kan dolaşımı konusunda daha dikkatli olmaları gerektiğini vurgulayan Salmaz, tavsiyelerini şöyle sürdürdü: "Varis sorunu olanlar kesinlikle ayak bileğini ve ayağın kendisini sıkan ayakkabı giymemeli. Bırakın ayakkabıyı boğazı sıkan çoraplardan bile kaçınmalı. Bel ağrısı olanlar ise ortopedik ayakkabı tercih etmeli. Ortopedik ayakkabı omuriliği destekler ve yorulmayı geciktirir. Sonra açılır diye sıkan ayakkabıyı asla almayın. Ayakkabı alırken genelde sadece sağ ayakla dememe yapılıyor. Sağ ve sol ayağı birlikte deneyin ve mağazanın içinde biraz yürüyün. Ayakkabıyı giydiğinizde en uzun parmağınızla ayakkabının ucu arasında biraz boşluk bulunmasına dikkat edin."

Sabah

Dikkat Yüksek Topuk Fıtık Yapıyor

Topuklu ayakkabıların ayak anatomisini bozarak vücutta ciddi problemlere yol açtığı belirtildi.
Dikkat Yüksek Topuk Fıtık YapıyorAyakların yanı sıra, normal yürüyüş ve vücudun genel biomekaniğinin bozulması sonucu bacaklar ve omurgada da aşınma ve şekil bozuklukları ortaya çıkıyor. İnsanı ayakta tutan kas ve iskelet sistemi belli bir kasılmayla ayakta kalmayı, bu da omurga üzerinden vücudun dik durmasını sağlıyor. Yüksek topuklar ise vücudun kuvvet merkezini öne doğru kaydırarak kalça ve omurganın hizasını bozuyor. Yüksek topukların üzerinde durabilmek için ister istemez gövde geriye doğru atılıyor. Bu durum, bele binen yükü artırarak bel ağrılarına ve omurgada şekil bozukluklarına yol açabiliyor.
Omurgada oluşan bozuklukların zamanla vücut duruşunu olumsuz yönde etkileyerek bir takım rahatsızlıklara sebep olduğunu söyleyen Fizik Tedavi ve Manipülasyon Uzmanı Dr. Ali Şahabettinoğlu, bu rahatsızlıklar arasında bel ve boyun ağrılarının önemli bir paya sahip olduğunu dile getirdi. Yüksek topuklu ayakkabıların verdiği zararla omurganın üzerinde oluşan ağrılar belden bacağa yayılıyorsa bel fıtığı, boyundan kola-ellere yayılan bir ağrı mevcutsa boyun fıtığı olma ihtimalini düşünerek bir fizik tedavi uzman doktoruna görünmesini tavsiye eden Uz. Dr. Ali Şahabettinoğlu, iyi bir muayene ardından hemen uygun bir tedaviye başlanmasını vurguladı.Bursa’daki merkezinde bel ve boyun fıtığı hastalarında, uzun yıllardır uyguladığı manipülasyon (manuel terapi) yöntemi ile birçok hastanın şifa bulmasını sağlayan Uzm.Dr. Şahabettinoğlu, uyguladığı bu tedavi yönteminin Türkiye’de az sayıda uzman doktor tarafından bilinip uygulandığını belirtti. Manipülasyon (manuel terapi) tedavisinin hafif vakalarda 2-3, orta vakalarda 4-6, ileri vakalarda ise 8-10 seans sürdüğünü ifade eden Uz. Dr. Ali Şahabettinoğlu, tedavileri 3-5 gün aralıklarla uyguladığını kaydetti.
Bu tedavi sırasında rahatsızlığın olduğu bel ve boyun bölgesine ellerle bir takım germe, bastırma ve döndürme gibi teknikler uygulanırken, manipülasyon ile yüzde 98 hastanın iyileştiğini, sadece yüzde 1-2 hastada ameliyat gerektiğini belirten Uzm. Dr. Ali Şahabettinoğlu, ameliyatın bel fıtığında ayaklarda ilerleyen kas gücü kaybı, idrar-büyük abdest kaçırma şikayeti olan ya da ameliyatsız tedaviye cevap vermeyen hastalarda, boyun fıtığında ise ellerde-kollarda ilerleyen kas gücü kaybı olanlarda ya da ameliyatsız tedaviye cevap vermeyen çok az sayıdaki hastada gerektiğini aktardı.